2012’nin Ardından
İki sene elveda yazısı yazmamışım, ya yazmaya değer bulmamışım ya da zaman bulamamışım. Kimbilir… Bu sene kendiliğinden geldi yazasım, kendime notlar düşeyim:)
Bu sene güzel şeyler oldu. Kendimle çok uğraştığım, biraz daha kendimi dinlediğim, erteleyip erteleyip yapmayı geciktirdiğim bir sürü şeyi yaptığım bir sene oldu, iyi geldi.
Kronolojik sıraya göre konu başlıklarıyla ahan da 2012
– Önceki yazımda işimden bahsetmişim, yazmadığım iki yıl içinde 8 ay KeyFruit‘te çalıştım, Nisan 2011’den beri de Doğuş Yayın Grubu-DYG Digital’de çalışıyorum. İşler hep yoğun, ama çok da şikayetim yok.
– Herhangi bir afet durumunda bilinçli davranabilmek için, Mahalle Afet Gönüllüsü olmaya karar verdim ve bunun için yaklaşık iki aylık ücretsiz bir eğitim aldım. Yaptığımız tatbikatlar da gösterdi ki, eğitim şart! Gönüllülük esasına dayalı bu oluşumda siz de eğitim almak için MAG websitesinden bilgi alabilirsiniz.
– Ocak ayında flüt çalmaya yeni başlayan kuzenimin yarıyıl tatiline gelişiyle, yeniden müzik çalışmaları yapmaya başladım. Deli gibi karın yağdığı o günlerde ilk kaydımız Karlar Düşer’di.
– Bu senenin önemli konu başlıklarından biri nisanda başlayıp hala devam ettiğim bir süreç: Zayıflamak! Bir senedir yaptığım spor tek başına sonuç vermeyince diyetisyene gitmeye karar verdim. Arkadaşım sayesinde tanıştığım Gamze Kaçar‘a, hayatıma getirdiği büyük değişim için ne kadar teşekkür etsem azdır. Diyete başlamamla hemen hemen aynı tarihlere denk gelen, çakma bir moda blogu yazmaya başlamıştım. Belgelerle, öncesi ve sonrasıyla ben:)
– DIY akımına ben de kapıldım! Yine nisanda, elişi bir şeyler yapmaya başladım. Keçe, bez, boncuklar ve ipler! Yaptıkça daha çok yapasım gelen, daha çok zaman ayırmak için delirdiğim şeylerden biri. Aklımdaki bir çok şeyi hala yapmaya fırsat bulamamış olsam da ufaktan bir kaç şey yaptım. O da beni mutlu etmeye yetti de arttı bile:)
– Bu sene yine gezi kaçamakları yaptım. Caz Festivali bahanesiyle martta Eskişehir‘e, bir bayram tatilini kendime ayırarak ekimde Edirne ve Yedigöller‘e gittim.
Yaptığım en esaslı geziyse haziranda Paris‘e oldu. Paris’ten evlilik teklifiyle döndüm:)
– Beyaz atlı prensimle eylülde nişanlandık. Hemen ardından sorulana da cevap vereyim, evlilik de önümüzdeki sene eylülü bulur herhalde:)
– Öte yandan arayüz geliştirmenin bana yetmediği zamanlardayım, arayış içerisinde UX işlerine dadandım. Hatta bir de bununla ilgili bir yarışmaya girdim. Bir kaç gün içinde sonuçları açıklanacak, ben de sabırsızlıkla sonucu bekliyorum. Kazanamadım ama olsun, benim için güzel bir adım oldu:)
– Bir de sürekli iş yapmak, bende sevdiğim şeyleri daha çok yapmam gerektiği duygusunu iyice körükledi. Sadece çalışarak geçmemeli hayat, sevdiğim şeyleri daha çok yapmalıyım. Artık düzenli müzik yapamamanın verdiği sıkıntıyla içimde, önce kendi kendime bir şeyler yapmaya başladım. Bir kaç yeniden yorumlamadan sonra içimde nasıl bir patlama olduysa yıllaaar yılllarrr sonra bestemsi bir şey yaptım. Nasıl mutlu etti beni anlatamam. Umuyorum ki devamı gelsin…
– Yakın zamanda, iş arkadaşım Onur Kaya ve nişanlımla <3 birlikte düzenli olarak toplanıp bir şeyler çalmaya karar verdik. Şimdilik çok güzel gidiyor.
İlk provadan:
İkinci provadan:
– Yılın son günlerinde paylaştığım müzikler beğenildikçe şımardım, şımardıkça da kendime yeni oyuncaklar aldım:) Doğumgünü hediyem ukuleleye ne zamandır fırsat bulup eğilememiştim. Yanına arkadaş arıyormuş meğer… Kazoo ve bilek çanını alınca “fun trio“m kendiliğinden oluştu. Hep beraber ilk şarkımız Kelebek oldu:
Yılın kapanışını da ofis partisinde Jingle Bells’le yaptık:)
– O kadar müzik demişken, bu yıl en çok Ceumar, Miss Li, Jehan Barbur, Gadjo ve Nouvelle Vague dinlemişim. Tartışmasız, keşfettiğim en iyi müzik beni hayaller alemine sürükleyen Gabriele Mirabassi & Guinga ikilinden Cine Baronesa.
Yazdıklarıma dönüp bakınca “ne güzel, dolu dolu geçirmişim bu seneyi” diyorum ve en kötü yılımın böyle geçtiği, hayal ettiklerimle yaptıklarımın kafa kafaya geldiği, daha az tüketip daha fazla ürettiğim yeni bir yıl diliyorum kendime.
Şimdiden herkese iyi seneler…
