Geçen cuma akşamı İstanbul Gösteri Merkezi’nde sahnelenen Troya‘daydım. Gösteri, gerçekten çok etkileyici. Danslar, ışıklar, kostümler, müzikler, dekor… Hepsi çok büyük bir titizlikle hazırlanmış.

Yapılan işi takdir etmemek elde değil. 120 dansçıya ve ekibine aynı anda istihdam sağlayacak, bu kadar muntazam ışık-dekor-kostüm barındıran bir başka gösteri yok Türkiye’de. Emeği geçen herkesi ayakta alkışlıyorum.

Troya’nın hikayesi genel sanat yönetmenliğini yapan Mustafa Erdoğan’ın sözleriyle şöyle:

“Kitab-ı Mukaddes’teki öyküler kadar eskidir Troya. Çanakkale’nin Hisarlık Bölgesi’nde, bundan binlerce yıl önce kurulan tarihi Ilion , Hititlerin deyimi ile “Wilusa” kenti çok eski bir efsaneye de kaynaklık etti. Düş ile gerçeğin, bilim ile ütopyanın iç içe geçtiği insanlık tarihinin en eski ve en bilindik öykülerinden birine…
Troya’da son dönemlerde yapılan kazılar bize şunu öğretti: “Harabelerden yükselen sesler bize ait geçmişin sesleridir.” Geçmişin seslerini duymayanlar, geleceğin sesini duyamazlar…”

Troya Gösterisi

Troya, yıllarca emek harcanmış, bilgi biriktirilmiş, tarihi havayı çok iyi özümsemiş bir gösteri. Gösterinin kurgusu yapılırken çokça Troya hikayesi okunmuş, bilim insanlarından faydalanılmış, dansçılarla Truva’ya gidilmiş. Gösteride kullanılan 2500 el yapımı kostüm, dekorlar tarih danışmanlığını yapan Arkeolog Doç Dr. Rüstem Aslan’ın yönlendirmesiyle ortaya çıkmış.

Kapalı gişe oynanan gösterinin seneye, savaşın geçtiği Antik Troya şehrinde ve gerçek atlarla sahnelenmesi planlanıyormuş.

Gösterinin müziklerini Yücel Arzen yapmış.Konuk virtüözler, Civan Gasparyan duduğuyla, Vassilis Saleas klarnetiyle, Gheorghe Zamfir panflütüyle renk katmış.Çalan orkestra ise Çek Cumhuriyeti Prag Filarmoni Orkestrası ve Korosu.

Gösterinin fragmanı:

[googlevideo]http://video.google.com/videoplay?docid=-8339764750412807334&ei=shUoSaaaL5D2iAKh-_HoBg&q=troya[/googlevideo]

Mustafa Erdoğan röportajı ve sahne arkası:

[googlevideo]http://video.google.com/videoplay?docid=-1162489321432353118&ei=PxYoSaKdBoqGiQLr78zoBg&q=troya+mustafa+erdogan[/googlevideo]

Olayın tarihsel yanı çok olduğundan, hikayeyi bilmiyorsanız tavsiyem mutlaka broşürü okumanız.

Ben ilk perdeyi broşürsüz izlediğim için olayların gelişimini aklımda tam olarak oturtamadım. Arada broşürü okuduktan sonra her şey daha netleşti. Aşağıda broşürün fotoğrafı var. Resmi büyütürseniz yazılar okunur hale geliyor:)

Troya broşürü:

Troya Brosur 1 Troya Brosur 2

Buradan sonra yazacaklarım gösterinin içeriği ile ilgilidir. Tadım kaçmasın, izlediklerim bana sürpriz olsun diyorsanız okumamanızı öneririm 🙂

Gösteriden aklımda kalan olumlu ve olumsuz şeyleri de paylaşmak istiyorum.

Olumlu

  • Gösterinin açılışı çok hareketli, çok renkli olduğu için hemen içine çekiyor.
  • Toplu horon sahneleri çok muntazam. Aynı anda 50-60 (belki de daha fazla) dansçı aynı anda horon tepiyorlar.
  • Bazı sahne geçişlerinde olayları özetleyen dış sesin olması ve sahneye yansıtılan yazılar, konuyu anlamada izleyicinin işini kolaylaştırıyor.
  • Işık oyunlarıyla, dekorlarla, müzikle ve kostümlerle bazen bir denize bakıyorsunuz, bazen şeytanları görüyorsunuz, bazen iskeletlerle savaşıyorsunuz.
  • Savaş sahnelerinde gerçek kılıç kullanılmış. Çarpışma sahnelerinde kılıçlardan çıkan kıvılcımlarla kendinizi o savaş alanında hissediyorsunuz.
  • Kocaman Truva Atı’nı sahneye çıkardılar.
  • İkinci perde, 6. sahnedeki ağıt sahnesi çok inandırıcı ve etkileyiciydi. Benim bile ağlayasım geldi:)
  • Kostümlere o kadar özenilmiş ki temsil edilen her topluluğu gerçek kostümleriyle görmek mümkün!

Troya Gösterisi

Olumsuz:

  • Mustafa Erdoğan, Troya için “Halkların savaşını değil, barışı ön plana çıkarmak istedik” demiş. Bunu da gözümüze sokmak için oyunun sonuna doğru Kurtuluş Savaşı’ndan görüntüler içeren bir filmi ve barış mesajını ekrana yansıttılar. Keşke yapmasaymış demeden edemeyeceğim.
  • Sahneye yansıtılan yazılar, perdenin kıvrım kısmına geldiği için bazen okunması çok zor oluyordu, keşke daha okunabilir bir yere yansıtsalarmış. Ayrıca yazım hataları mevcuttu:)
  • Ne broşürde ne de web sitelerinde dansçılarının adı yer almıyordu. “”Adlarımızın önemi yok hepimiz dançıyız, işimizi yapıyoruz” gibi bir yaklaşımdan da kaynaklanıyor olabilir ama ne bileyim merak ettim işte 🙂

Sayılarla Troya:

  • Provalarda dansçıların 170 kemiği kırıldı
  • 150 adet robot kullanılıyor
  • Her gösteride 150 bin enerji vat harcanıyor
  • 2 bin kostüm tasarlanıp dikildi
  • 12 bin metre kumaş kullanıldı
  • 450 çeşit kumaş kullanıldı
  • 1200 metre bandaj kullandı
  • Dansçıların saçlarına tutturulan toka sayısı: 3 bin 150
  • 32 büyük askılık kullanıldı
  • Sahne büyüklüğü 1000 metrekare
  • Toplam 7 bin 200 saat prova yapıldı
  • Kostümlerde 5 bin 400 adet boncuk kullanıldı
  • Kostümlerin toplam ağırlığı 2.5 ton
  • Müzikler 5 bin 400 saatte yapıldı
  • 850 adet başlık kullanıldı
  • 300 adet özel ayakkabı tasarlandı
  • Kostümler 10 ayrı atölyede dikildi
  • 200 adet dans ayakkabısı kullanıldı
  • 500’er küpe, kolye ve bilezik takıldı
  • Fesler için 3 bin adet sarı lira kullanıldı
  • 2 bin adet özel çiçek kullanıldı
  • 3 bin 500 parça makyaj malzemesi kullanılıyor
  • 2 bin 500 metre keçe kumaşı Özbekistan’da özel olarak dokutuldu
  • 2 bin metre şifon elde özel boyandı
  • Proje 3.5 milyon avroya mal oldu.

Projenin destekçilerini de yazayım gönülleri olsun, böyle işleri hep desteklesinler 🙂

Garanti, Vodafone, Vestel, Türk Hava Yolları, Mac, Enco, Florence Nightingale, Hürriyet

Kaynaklar:

Troya Dans , Radikal , NTVMSNBC